Gün içerisinde kafamızdan birçok düşünce geçer. Çoğu zaman bu düşüncelerin neredeyse farkına varamayabiliriz bu yüzden otomatik düşünce olarak adlandırırız. Bu otomatik düşüncelerin biraz üzerinde durarak bu düşünceleri kolayca bilincimize getiririz. Düşüncelerimizin farkına vardığımız zaman olumsuz olanlarla daha kolay başa çıkarız.
Örneğin bir kişi arkadaşına 2saattir ulaşamıyor. ‘’Kesin başına bir şey geldi.’’ Otomatik düşüncesine kapılabilir ve endişe hissedebilir. Sonrasında bu düşünceye kendiliğinden ‘’Daha önce de işleri olduğu için telefona bakamamıştı. O görünce bana döner.’’ cevabını verebilir.
Bu tür olumsuz düşünceler tüm gün biz farkında olmadan tekrarlanır aslında. Fakat eğer Psikolojik bozukluklardan muzdaripse kişi, bu tür bir eleştirel değerlendirme de bulunamayabilir.
Otomatik düşüncelerimiz kendiliğinden ortaya çıkıyor gibi görünse de bilinçaltımızın önemli rolü vardır. İşlevsiz olan; yani gerçekliği bozan, bize duygusal olarak sıkıntı veren veya hedeflerimize ulaşma yeteneğini engelleyen düşünceleri tanımlamak önemlidir.
Otomatik düşünceler genellikle kısa ve özdür ve biz gün içerisinde bu düşüncelerin sonucu olan duyguların bilincinde oluruz. Örneğin bir sunum yaparken kişi ‘’Acaba anlattıklarımdan sıkıldılar mı?’’ diye düşünüp huzursuz hisseder. Başka bir zaman ‘’Ya kredi başvurum kabul edilemezse? O zaman ne yapacağım?’’ diye düşünür ve tedirgin hisseder.
Özetlemek gerekirse otomatik düşünceler, düşüncelerin daha açık bir akışıyla birlikte var olurlar, kendiliğinden ortaya çıkarlar ve fikirlere ya da düşünmeye dayalı değildirler. Bizde genelde otomatik düşüncelerimizi, üzerinde düşünmeden veya değerlendirme olmaksızın doğru kabul ederiz. Fakat otomatik düşüncelerimizi tanımlamak, değerlendirmek ve yanıtlamak genelde olumlu bir duygu dönüşümüne neden olur.