Kişilik ve kişilik bozuklukları sınıflandırmadan çok boyutsal olarak olarak düşünülmelidir. Yani bahsedilen özellikler normal insanlarda da görülebilir fakat KB tanısı almış kişilerde daha yoğun yaşanmaktadır. Süregiden davranış örüntüleri ve içsel yaşantılarda(düşünceler, duygular, duyular) yaşadığı kültürle arasında açıkca farklar vardır. Duygulanımda; türüne, yoğunluğuna, değişkenliğine ve uygunluğuna, bilişte; hastanın kendisini ve çevresini nasıl görüp yorumladığına, dürtü denetimine ve kişiler arası ilişkiler ile ilgili problemlere bakılır.
Paranoid Kişilik Bozukluğu
Paranoid kişilik bozukluğu tanısı almış bireyler diğer insanlara güvensizlikleri ve bir o kadar şüpheci olmalarıyla bilinir. Duydukları şüphelerin temeli yoktur ve sömürülmekten çok korktukları için güvenebilecekleri kişilere dahi güven duyamazlar ve sürekli gücenme eğilimindedirler.
Bu kişiler kavgacı ve katı olma eğilimi gösterirler. Başka insanlara karşı soğuk ve yakınlıktan kaçınarak kendilerini korumaya alırlar. Bu bozukluk mesleki hayatta da bir takım zorluklar yaratır. Bir görüşme esnasında kişi gergindir ve rahatlamakta genelde zorluk yaşar. Hiyerarşi ve güce karşı tetikte oldukları için üstleriyle ve iş arkadaşlarıyla baş etmekte zorluk yaşamaları olağandır.
Şizoid Kişilik Bozukluğu
Şizoid Kişilik Bozukluğu tanısı almış kişiler yaptıkları aktivitelerde yalnızlığı tercih ederler. Kısıtlı duygusal çeşitlilikleri vardır. Sosyal olmamakla beraber soğuk ve izole gözükürler. Bu kişiler aile ilişkileri dahil yakın ilişkilerden zevk almaz ve istemezler. Duygusal olarak kopuk olan bu kişiler kendisine yöneltilen eleştirilere ve takdirlere karşı da ilgisizdir.
Bu kişiler vaktinin çoğunu hayal kurarak geçirebilirler. Hayvanlara karşı bağlılık geliştirirler. Başkalarının çalışırken zorlanacağı yalnız çalışılan işlerde başarılı olabilirler.
Çocukluk döneminde yaşanan travmalar, aileden yeterli ilgi ve sevgiyi alamayan, aile içinde sevgisiz, soğuk ve mesafeli davranışlara maruz kalan çocuklarda ve yalnız bir çocukluk geçiren kişilerde görülür.
Şizoid Kişilik Bozukluğu tedavisinde psikoterapinin önemi fazladır. Terapist ve tanı alan kişinin arasındaki terapotük ilişkinin güçlü olması kişinin korkularını ve isteklerini açmasını kolaylaştırır. Daha hızlı sonuca götürebilir. Kişinin tanıyı aldıktan sonra günlük hayatına etkisinin şiddetine göre psikoterapiye ek olarak ilaç tedavisi de uygulanmaktadır.
Antisosyal Kişilik Bozukluğu
Antisosyal kişilik bozukluğu tanısı alana kişiler de
-Mülke zarar verme,
-Ciddi kural ihlali,
-Başkalarının haklarını ihlal etme,
İinsanlara ve hayvanlara karşı saldırganlık davranışları görülmektedir. Bu kişiler genelde aktivitelerini planlayamaz ve dürtülerini yönlendiremez.
Bu bozukluk genel olarak çocukluk ve ergenlik döneminde başlar ve yetişkinlikte de devam eder.
Bu kişiler pek çok durumda yalan söyler vs tutuklanmaya neden olacak davranışlarda bulunur. Kavga etme ve başkalarına saldırma eğilimindedirler. Yaptıkları bu davranışlar için pişman olup üzgün hissetmezler. Düzenli bir işe girip çalışamazlar ve borçlarını ödemeyi reddederler.
Antisosyal kişilik bozukluğu erkelerde kadınlardan daha yaygındır. Erkeklerin yüzde 3’ünün ve kadınların 1’inde olduğu belirtilmektedir.
Bu bozukluğun nedeni olarak genetik ve çevresel faktörler kadar çocuk yaşta görülen istismar, alkolik ve yine bu antisosyal kişilik bozukluğu tanısı almış anne babayla büyümek sebep olabilir. Kesin nedeni bilinmemektedir.
Antissyal kişilik bozukluğu tanısı 18 yaşından küçük bireylere konulamaz. Bu bozukluğun tedavisi zordur ve ilaç – psikoretapi kombinasyonuyla tedavi yürütülmelidir.
Sınırda (Borderline) Kişilik Bozukluğu
Bordeline kişilik bozukluğunun tespiti zordur. Bununla beraber farklı psikolojik hastalıkların belirtilerine de oldukça benzediği için kişilerin de bu belirtileri ayırt etmesi daha da zorlaşarak süreci yıpratıcı hale getirir.
Borderline kişilik bozukluğu tanısı alan bireyler sürekli bir duygu ve davranış krizinde yaşarlar. Ruh hali değişiklikleri genelde bipolar bozuklukla ilişkilendirilir ancak farklı olarak bu bozuklukta iniş çıkışlar haftalarca hatta aylarca sürebilir. Pek çoğu sıkılmış ve boşlukta hisseder. Diğer kişilerle ilişkilerinde aşırı bağlanma söz konusudur. Bağladıkları kişiler tarafından önemsenmediklerini düşündüklerinde veya kötü davranıldığında yoğun bir şekilde öfkelenir ve saldırgan olabilirler. Dürtüsel bir şekilde kendilerini zarar verebilir, tıkanırcasına yemek yeme ve dikkatsizce araba kullanma gibi potansiyel olarak zarar verici başka davranışlarda bulunabilirler. Bu bozukluğa eşlik eden depresyon, kişinin acı çekmesine ve intihar girişimlerine neden olabilir.
Sınırda (borderline) kişilik bozukluğunun sebepleri arasında bireysel yatkınlık, çevresel faktörler, çocuklukta yaşanan istismar veya ihmal ve ergenlik ve yetişkinlik dönemindeki olgunlaşma süreci rol oynadığını yapılan araştırmalara göre söyleyebiliriz.
Bu tanıyı almış bireylere ve ailelerine yardım etmek için birçok etkili yol vardır. İlaç tedavisi; depresyon, ansiyete ve huzursuzluk gibi belirtileri azaltmak için etkilidir. İlaç tedavisiyle birlikte alınan psikoterapi bireyde sürekli olan bir kişilik değişimini amaçlar. Kişilik bozuklukları için psikoterapi birkaç yıl dürebilir. Bilişsel- Davranışsal terapi ve Diyalektik Davranış terapisi yanlış olan düşünce kalıplarını ve davranışları değiştirmek için kullanılan faydalı yöntemlerdir.